Burada
her sey cok garip bicimde COK duzenli. Otobusler hep saatinde geliyor, insanlar
hep muntazam siralara giriyor vs.. Simdi cok yaratici bir yazma yapamayacagimi
hissettigim icin en iyisi 3 haftadir (o kadar olmus mu yahu) gozlemlediklerimi
notlar halinde yazivereyim diyorum.
Her
yerde isaretler/uyarilar/oklar var. ama HER YERDE! Otobus duraklarinda,
kantinlerde, restoranlarin onunde, kasalarin onunde, bankamatik onunde vs “Buradan
siraya giriniz” diye uyarilar, yerlerde oklar, siraya sokan cizgiler… Metro’da
her istasyona yaklastiginizda yanmaya baslayan hangi taraftaki kapinin
acilacagini gosteren isiklar bile var. Insanlarin cogu duzenli oldugu icin, olmayanlar
toplum huzurunu bozmasin diye mi bu kadar cok isaret/uyari var; yoksa
insanlari duzene sokan bu mu bilemedim.
Ilk
haftamda, metrolardaki (bu arada metro deyip duruyorum ama buradaki adi MRT) 10
dakikada bir 4 dilde tekrarlanan “Supheli birini ya da bir esyayi farkederseniz
hemen istasyon gorevlilerine haber verin.” uyarisi bana oldukca garip
geliyordu. Cunku bakiyorsunuz, icerisi biner binmez eline telefonunu alip dizi
izlemeye baslayan, Facebook’ta gezinen, oyun oynayan ya da bir seyler okuyan,
pek sicak kanli gorunmeyen insanlarla
dolu. “Burada supheli birini nasil ayirt ederim ki acaba?” diye dusunuyordum.
Simdi bu uyarilara da alistim MRT ve otobuslere de. Hatta artik inerken de
kartimi okutmayi unutmuyorum bile.
Evet
bana degisik gelen bir uygulama da bu. Toplu tasimada ‘gittigin kadar ode’
durumu. Adaletli bir uygulama gibi gozukuyor aslinda ama benim aklima da sunu
getiriyor: Zaten ev/kira fiyatlarinin cok yuksek oldugu bu ulkede (yani isim
suraya yakin evimi degistireyim luksunun cok oldugunu sanmiyorum), isi ve evi
ulkenin iki ucunda olan birisi, her gun onca yolu gidip gelmesi yetmiyormus
gibi bir de digerlerine oranla daha yuklu bir ucret odeyecek. Anladigim
kadariyla taban fiyat 73 cent, daha sonra fiyat 2-3 dolara kadar cikiyor. Iki
kere otobusten inerken kartimi basmayi unuttum, galiba bir sonraki binisinde 2
dolar ceza dusuyormus karttan.
Ilk
hafta TEP karti cikarttirmak icin MOM’un (Ministry of Manpower – Isgucu bakanligi
gibi birsey yani, bana pek bir komik geliyor bu isim.) calisma izniyle ilgili
ofisine gittim. Simdi sadece tek devlet dairesi gordugum icin, “Burada devlet
daireleri de pek duzenli” diye genelleme yapamayacagim. Neyse ben gordugumu
anlatayim:
Benim
randevum 10.30’daydi, bu randevuyu da internet sitesinden kisisel bilgilerinizi
girerek aliyorsunuz, oldukca havali bir sey. Bulamam edemem ne olur ne olmaz
diye 9.30’da vardim binaya. Etrafta biraz gezindim, 10.00 gibi “Artik gideyim
de orada bekleyeyim.” dedim. Gerekli kata ciktim, (tabi yine her yerde oklar
falan, kaybolmak pek kolay degil zaten) ofis girisinde uniformali ablalar
karsiladi, daha “TEP icin ben seyetmistim” diyemeden “Fotografiniz var mi?”
dedi. Meger belli olculere uygun bir vesikalik fotograf da gerekiyormus. Hemen
beni yandaki fotografciya yonlendirdi. Gittim, sip sak numara verildi bana,
hemen de siram geldi. Bilgisayar basinda outran bir teyze sip sak cekiyor
fotografi, sip sak basiyorlar, sip sak 6 dolari aliyorlar yolluyorlar. 5 dk
icinde fotograf isi bitti. Kapiya tekrar gittim, uniformali abla belgelerime
bakti eksik var mi diye, sonra randevu aldigim internet sitesinden ciktisini
aldigim barkodu okuttum bir makineye, hop hemen adim icerideki buyuk ekranda
siraya girdi. Iceride guzel guzel rahat koltuklar masalar var bekleyenler icin.
Memurlar da odanin ortasindaki adada konuslanmis, masalarinin basinda islemleri
yapiyorlar. Siram cabuk geldi, memur teyze isleri halletti, parmak izimi aldi,
ismimi pasaport numarami bana 3 kez control ettirerek bilgisayara girdi vs. is
bitti. Binadan ciktigimda saat 10.25’ti. Benim randevum 10.30’da degil miydi
yahu? :)
Burada
3 hafta icinde benim hayatim da oldukca duzene girdi. Kafam cok rahat! :) Bir
kere kaldigim evden cok memnunum, NTU kampusune COK yakin olmasinin disinda,
cok temiz ve evdeki kizlar hep guler yuzlu. (ev sahibinin kizi ve ev islerini
yapan 16-17 yaslarinda bir kiz) Diger kiracilari
ve ev sahiplerinin kendilerini pek gormuyorum cunku gec saate kadar calisiyor
herkesler. Sabah kalkiyorum, kahvaltimi edip hazirlaniyorum, 5 dakikada okula
yuruyorum zaten. Sonra ogle yemegine kadar calisma - bazen arada sosyal medya
molasi verme – ofisteki diger stajyerlerle ogle yemegi yeme, sonra tekrar
calisma falan darken saat 5.30 civari herkes ayaklaniyor evine dogru. Eger
yagmur yoksa ve bir yere gitmeyeceksem kampus icindeki havuze gidip yaklasik
bir saat yuzuyorum. Bazen Yakindaki alisveris merkezine gidip dolaniyorum, bazi
aksamlar diger enstutulerde calisan Sinagpur’a staja gelmis grupla bulusup
aksam yemegi yiyoruz. Gece yatmadan once kitap okuyorum, muzik dinliyorum,
keyif yapiyorum. Hafta sonlari simdiye kadar hep bu uluslararasi stajyerler
grubuyla (bu da resmi bir dernek ismi gibi falan oldu da oyle bir durum degil
yahu) bir etkinlik oldu, onumuzdeki aylarda da hep olacak gibi geliyor, gezmece
eglenmece iste.. Hayat bana guzel vallahi! :) Bir de agiz tadiyla yemek
yiyebilecegim bir sehirde olsaydim o zaman tam olurdu herhalde.